Rasûlullâh (s.a.v) bir gün Hz. Hafsa vâlidemizin yanında:
“–İnşâallâh ağacın altında beyʻat eden Ashâb-ı Şecere’den hiç kimse cehenneme girmeyecek” buyurdu.
Bu söz üzerine aklına bir soru takılan Hafsa vâlidemiz:
“–Peki yâ Rasûlallâh, Cenâb-ı Hak:
وَاِنْ مِنْكُمْ اِلَّا وَارِدُهَا
‘İçinizden hiçbiri istisnâ edilmemek üzere mutlakâ herkes cehenneme varacaktır’[1]buyuruyor, bu nasıl olacak?” dedi.
Rasûlullah (s.a.v):
“–Allâh teâlâ şöyle de buyuruyor” diyerek bir sonraki âyeti okudu:
ثُمَّ نُنَجِّى الَّذِينَ اتَّقَوْا وَنَذَرُ الظَّالِمِينَ فِيهَا جِثِيًّا
“Sonra müttakî olanları kurtarırız da zâlimleri diz üstü çökmüş vaziyette orada bırakırız.”[2]
Akabinde de buradaki “cehenneme varmak”tan maksadın Sırat’tan geçerken cehennemin üstünden geçmek olduğunu, yoksa içine girmek mânâsına gelmediğini açıkladı.[3]
Mü’minlerin anneleri akıllarına takılan konuları sorarak hem kendileri öğrenir hem de bu bilgileri ümmete naklederlerdi.
[1] Meryem 19/71.
[2] Meryem 19/72.
[3] Müslim, “Fedâilü’s-Sahâbe”, 163.