Vefâ Yuvası

Allâh Rasûlü (s.a.v) dünyâyı şereflendirdiğinde Ebû Leheb’in câriyesi Süveybe Hâtun, oğlu Mesrûh ile birlikte Peygamber Efendimiz’i de bir müddet emzirmişti. Bir vefâ timsâli olan Rasûlullâh (s.a.v) Mekke’de iken onu hep ziyaret eder kendisiyle ilgilenirdi. Hatîce vâlidemiz de efendisinin sütannesine iyilik ve ikramda bulunmaktan derin bir zevk alırdı. Hatta onu âzâd etmek için satın almak istemişti de Ebû Leheb kabul etmemişti. Rasûlullah (s.a.v) hicret ettikten sonra Ebû Leheb, Süveybe Hatun’u âzâd etti.

Rasûlullah (s.a.v) devamlı onu sorar ve Medîne’den kendisine para ve elbise gönderirdi. Hicrî 7. senede Hayber dönüşü vefat haberi gelinceye kadar bu iyiliklerine devam etti. Vefatını işitince:

“–Oğlu Mesrûh ne yaptı?” diye sordu.

“–O, annesinden önce vefât etti” dediler.

“–Yakınlarından kim kaldı?” buyurdular.

“–Kimse kalmadı” dediler.[1]


[1] İbn Saʻd, et-Tabakātü’l-kübrâ, 1/108-109.