Kalpleri Tek Bir Kalp Üzere Birleşen Toplum

Müşrikler Hudeybiye’de Rasûlullah (s.a.v) ile yaptıkları sulhü iki sene sonra bozdular. Müslümanlara karşı büyük bir katliâm ve cinâyette bulundular. Sonra da büyük bir korkuya kapılarak Ebû Süfyân’ı sulhü yenilemesi için Medîne-i Münevvere’ye gönderdiler.

Medîne’de hiç kimse Ebû Süfyân’a yüz vermedi. Son bir ümitle kızı Ümmü Habîbe validemizin odasına gitti. Oturmak istediğinde Ümmü Habîbe vâlidemiz babasının altından minderi dürüp kaldırdı. Ebû Süfyân şaşırdı. Hayretle:

“–Kızım, minderi mi bana, beni mi mindere lâyık görmedin?” diye sordu. Allah Rasûlü’nün muhabbetinde fânî olan Ümmü Habîbe vâlidemiz:

“–Bu minder Allah Rasûlü’ne âittir. Onun için sen necis bir müşrik olarak ona oturmaya aslâ lâyık değilsin” diye cevap verdi.

Aldığı bu cevaba çok şaşıran Ebû Süfyân:

“–Kızım sen bizden ayrılalı bir acâyip olmuşsun!” dedi. Ümmü Habîbe vâlidemiz:

“–Hayır, Allah beni İslâm ile şereflendirdi” dedi.[1]

Çâresiz bir şekilde Mekke’ye dönmek zorunda kalan Ebû Süfyân, etrafını çeviren Mekkelilere sulhü yenileyemediğini anlatırken bunun sebebini de büyük bir şaşkınlıkla şöyle îzâh ediyordu:

جِئْتُكُمْ مِنْ عِنْدِ قَوْمٍ قُلُوبُهُمْ عَلَى قَلْبٍ وَاحِدٍ

“–Ben size kalpleri tek bir kalp üzere olan bir kavmin yanından geliyorum. Vallâhi onlardan fayda umduğum küçük-büyük, kadın-erkek herkesle konuştum, ancak bir netice alamadım.”[2]

Mü’minlerin Annelerinin Allah Rasûlü’ne nasıl bağlandıklarını gösteren hayret verici bir hâtıra…


[1] İbn Hişâm, es-Sîretü’n-nebeviyye, thk. Mustafa es-Sekkā (Kahire: Mektebetü Mustafa el-Bâbî, 1375), 2/396; Muhibbuddîn et-Taberî, es-Simtu’s-semîn, 156.

[2] Abdürrezzâk es-San’ânî, el-Musannef, 5/375.