Yaşadığın Hayatı Düşün!

Hz. Ömer (r.a) halife iken çok mütevazı bir hayat yaşıyor, dünya nimetlerinden asgarî seviyede istifade ediyordu. Onun durumuna acıyan müslümanlar kızı Hafsa validemize konuyu açarak babasıyla konuşmasını istediler. O da babasına giderek:

“–Ey Mü’minlerin Emîri! Bu elbiselerinden daha yumuşak elbiseler giysen, şu yemeğinden daha hoş yemekler yesen ne olur? Allah sana pekçok yerleri fethetmeyi nasib etmiş ve rızkı da bollaştırmıştır” dedi.

Hz. Ömer (r.a):

“‒Kızım şimdi sana karşı kendi yaşadığın halleri delil olarak getireceğim. Sen Peygamber Efendimiz’in hayatta nasıl sıkıntılarla karşılaştığını bilmiyor musun?” diye söze başlayıp Allah Rasûlü’nün çektiği yokluk ve zorlukların bir kısmını hatırlattı. Hz. Hafsa (r.a) bunları duyunca ağlamaya başladı.

Hz. Ömer (r.a) sözlerine şöyle devam etti:

“‒Sana şunu söyleyeyim ki benim iki arkadaşım bir yoldan gittiler. Şimdi ben onların gittiği yoldan başkasına girersem beni onların vardığı menzilden farklı bir yere ulaştırır. Vallâhi şimdi ben onların yaşadığı sıkıntılı hayata ortak olacağım, inşaallah sonunda onların vâsıl olduğu rahat hayâta kavuşabilirim!”[1]

Aslında Mü’minlerin Anneleri de Hz. Ömer’le aynı hedefe ulaşmaya çalışıyorlardı.

Nefse, şeytana ve dünyanın âlâyişine aldanmadan bu ulvî hedefe ulaşmayı Yüce Rabbimiz cümlemize nasîb eylesin. Âmîn!


[1] Ebû Bekir İbn Ebî Şeybe, el-Kitâbu’l-Muṣannef fî’l- eḥâdîs̱ ve’l-âs̱âr, thk. Kemâl Yûsuf el-Ḥût (Riyaḍ: Mektebetü’r-Rüşd), 7/79, no: 34334; Ebû ʿAbdirraḥmân Aḥmed b. Şuʿayb b. ʿAlî el-Ḫorâsânî en-Nesâî, es-Sünenü’l-kübrâ, thk. Ḥasan ʿAbdülmeam Şelebî (Beyrut: Müʾessesetü’r-Risâle, 2001), 10/389, no: 11806. Krş. Ahmed, Zühd, s. 125; Suyûtî, Târîhu’l-Hulefâ, s. 128.