Vakārınızla Evlerinizde Oturun

Allah teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Ey Peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer (Allah’tan) korkuyorsanız, (yabancı erkeklere karşı) çekici bir eda ile konuşmayın, sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Güzel söz söyleyin. Vakārınızla evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Rasûlü’ne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.”[1]

Rasûlullah (s.a.v) Vedâ Haccı senesi hanımlarına “Bu (size hac olarak yeter), bundan sonra artık hasırların üzeri” buyurdular.

Efendimiz (s.a.v) bu sözleriyle “bir daha haccedemezseniz üzülmeyin, gönlünüz rahat olsun, evlerinizde oturun” diyerek bundan sonra haccı terk etmelerinin caiz olduğunu bildirmek istemiş olabilir.

Sonraki senelerde annelerimiz fırsat buldukça hacca gider ancak Zeyneb binti Cahş ile Sevde binti Zemʻa (r.a) gitmez “Vallâhi Peygamber Efendimiz’den bu sözü duyduktan sonra hiçbir binek bizi yerimizden kıpırdatamaz” derlerdi.[2]

Hz. Sevde’ye:

“–Niye diğer kardeşlerinin yaptığı gi­bi haccetmiyor, umreye gitmiyorsun?” diye sorulunca:

“–Daha önce haccımı ve umremi yaptım. Allah da bana vakārımla evimde oturmamı emretti, Allah’a yemin ederim ki ölünceye kadar evimden dışarı çıkmayacağım” dedi.

Râvî der ki:

“Allah’a yemin ederim ki tabutuyla çıkarılıncaya kadar odasının kapısından çıkmadı.”[3]

Hz. Âişe (r.a) bu âyet-i ke­rîmeyi okur ve başörtüsünü ıslatıncaya kadar ağlarmış.[4]

Herhalde samîmî bir niyetle ve hayra vesîle olma arzusuyla çıkıp istemediği hâdiselerle karşılaştığı Cemel Vakʻası’nı hatırlıyor ve evinden dışarı çıktığına pişman oluyordu.


[1] el-Ahzâb 33/32-33.

[2] Bkz. Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 6/324.

[3] Ebû İshâk Ahmed b. İbrahim es-S̱aʿlebî, el-Keşf vel-beyân ʿan tefsîri’l-Ḳur’ân, thk. Adedün mine’l-bâhisîn (Cidde: Dâru’t-Tefsîr, 1436), 21/419.

[4] S̱aʿlebî, el-Keşf ve’l-beyân, 21/417.