Meymûne vâlidemiz milâdî 590 yılında doğmuştur. Babası Hâris b. Hazn, annesi Hind binti Avf’tır. Hz. Abbâs’ın hanımı Ümmü’l-Fadl, Hâlid b. Velîd’in annesi Lübâbetü’s-Suğrâ’nın baba bir; Esmâ binti Umeys, Hz. Hamza’nın hanımı Selmâ binti Umeys, Seleme binti Umeys ve Zeyneb binti Huzeyme’nin ana bir kardeşidir. Dünya üzerinde damat yönüyle Hind binti Avf’tan daha değerli başka biri yoktur. Çünkü damatları Rasûlullah (s.a.v), Hz. Ebû Bekir, Hamza, Abbâs, Cafer, Ali b. Ebî Tâlib ile Şeddâd b. el-Hâd’dır.[1]
Hz. Meymûne (r.a) daha önce Ebû Rühm ile evli idi. Kocasının ölümü üzerine Rasûlullah (s.a.v) ile evlenmek istediğini kardeşi Ümmü’l-Fadl Lübâbe’ye açtı. Ümmü’l-Fadl’ın kocası Hz. Abbas veya diğer kardeşinin kocası Ca‘fer b. Ebû Tâlib de durumu Allah Rasûlü’ne açtı ve onu nikâhlamasını teklif etti. Rasûlullah (s.a.v) Umretü’l-Kazâ’ya hazırlanırken Mekke’deki amcası Abbas’a haber göndererek Meymûne ile evlenmesine aracılık etmesini istedi.
Peygamber Efendimiz’in kendisini istediği haberi ulaştığında Meymûne (r.a) devesinin üzerinde idi. Buna çok sevindi ve:
الْبَعِيرُ وَمَا عَلَيْهِ لله وَلِرَسُولِهِ
“Deve de üzerindeki de Allah’a ve Rasûlü’ne âittir” dedi. Bunun üzerine şu âyet-i kerime nâzil oldu:
“Ey o Peygamber! Biz bilhassa sana şunları helâl kıldık: mehirlerini vermiş olduğun zevcelerini… bir de mü’mine bir kadın kendini Peygamber’e hibe ederse Peygamber nikâh etmek istediği takdirde onu…”[2]
Allah Rasûlü (s.a.v) Meymûne vâlidemizle Mekke’de evlenmek istedi ancak müşrikler umre için kendilerine verilen sürenin dolduğunu söyleyerek onu şehri bir an önce terketmeye zorladılar. Rasûlullah (s.a.v) de düğünü Zilkade ayının 7’sinde (Mart 629) Mekke-Medine yolu üzerinde bugün Nüveyriye diye bilinen Serif mevkiinde yaptı.
Peygamberimizin bu evliliğinden sonra Hz. Meymûne’nin kabilesi olan ve Bi’r-i Maʻûne ihanetini işleyen Benî Âmir b. Saʻsaa kabilesi heyeti gelerek müslüman oldular ve kabilelerinin de İslâm’a girdiğini bildirdiler. Efendimiz’in diğer evliliklerinde olduğu gibi bu evliliğinde de İslâm’ın yayılıp güçlenmesini hedeflediği ve bunu gerçekleştirdiği anlaşılmış oldu.
Meymûne vâlidemizin asıl ismi Berre idi, Rasûlullah (s.a.v) Meymûne yaptı. Zira Berre ismi kişinin bütün kötü huy ve davranışlardan tamamen arınmış, günahsız biri olduğu anlamına geliyordu, bu da insana gurur ve kibir verebilirdi, bu sebeple Efendimiz (s.a.v) onu değiştirdi.
Hz. Meymûne (r.a) sıla-i rahime çok riayet eder ve temizliğe önem verirdi.[3]
Meymûne (r.a) 51 senesinde Serif’te (Nüveyriye’de) vefat etti. Dünyada Peygamber Efendimiz’e orada kavuşmuş, orada zifâfa girmişti, âhirette de ona aynı yerde kavuştu.[4] Kabri Mekke’den Medîne istikâmetine giderken daha şehirden çıkmadan yol üzerinde sol taraftadır.
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Hepsi de mü’min olma şerefine nâil olan kardeşler şunlardır: Nebiyy-i Ekrem’in hanımı Meymûne, kız kardeşi Ümmü’l-Fadl bint-i Hâris (Hz. Abbâs’ın hanımı), kız kardeşi Selmâ bint-i Hâris (Hz. Hamza’nın hanımı), ana bir kardeşleri Esmâ bint-i Umeys (Hz. Câfer’in hanımı).”[5]
Hz. Âişe vâlidemiz şöyle demiştir:
“Meymûne, Allah’tan en çok korkanımız ve en fazla sıla-i rahimde bulunanımız idi.”[6]
֎
Hz. Meymune (r.a) Rasûlullah (s.a.v) ile yaşadığı bir hâtırasını şöyle anlatıyor:
“–Ey Allâh’ın Rasûlü, bize Beytu’l-Makdis hakkında fetva verin” dedim.
“–Ona gidin, içinde namaz kılın!” buyurdu.
O zaman her tarafta savaş vardı. (Rasûlullâh (a.s) bu durumu nazar-ı itibara alarak sözlerini şöyle tamamladı:)
“–Gidip içinde namaz kılamıyorsanız hiç olmazsa kandillerinde yanacak zeytinyağı gönderin.”[7]
[1] Muhibbuddîn et-Taberî, es-Simtu’s-semîn, 189, 191.
[2] Karaman vd., Kur’an Yolu el-Ahzâb 33/50; İbn Hişâm, es-Sîretü’n-nebeviyye, 2/646; Muhibbuddîn et-Taberî, es-Simtu’s-semîn, 192.
[3] Bkz. TİA, “Meymûne”, 5/529-531.
[4] Muhibbuddîn et-Taberî, es-Simtu’s-semîn, 192.
[5] Hâkim, el-Müstedrek, 4/35, no: 6801.
[6] Hâkim, el-Müstedrek, 4/34, no: 6799.
[7] Ebû Dâvûd, “Salât”, 14/457.