Peygamber Efendimiz’in hâne-i saâdetleri son derece sâde idi. Annesi Hayre, Ümmü Seleme vâlidemizin câriyesi olduğu için çocukluğunu Allâh Rasûlü’nün hâne-i saâdetlerine yakın bir çevrede geçiren Hasan Basrî Hazretleri, çocukken Peygamber Efendimiz’in odalarının tavanına elini dokundurabildiğini ifâde etmektedir.[1] Bundan hareketle odaların pek yüksek olmadığı söylenebilir. Efendimiz’in odalarının kapıları ise siyah kıldan yapılmış keçelerden ibâretti.[2]
Tâbiînin büyük âlimlerinden Saîd b. Müseyyeb, bu odaların Emevîler döneminde yıkılarak Mescid-i Nebevî’ye ilhak edilmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirerek şöyle demiştir:
“Vallâhi bunların aynen bırakılmalarını ne kadar arzu ederdim! Böylece yeni yetişen nesil ve buraları ziyârete gelen insanlar, Allah Rasûlü’nün hayâtında ne ile yetindiğini görürler de mal çoğaltmaya ve bununla övünmeye rağbet etmezlerdi.”[3]
İbn Kesîr şöyle der:
“Hasan Basrî’nin annesi Hayre, Hz. Ümmü Seleme’nin âzâd ettiği bir hanım idi ve ona hizmet ederdi. Birgün onu bir iş için göndermiş, bu sebeple o da süt emmekte olan oğlu Hasan’dan ayrı kalmıştı. Bu esnada Ümmü Seleme vâlidemiz Hasan’ı memesi ile meşgul ederken göğsünden süt çıktı ve Hasan da onu emdi. İşte Hasan Basrî’ye verilen hikmet ve ilmin, Peygamber Efendimiz’e mensub olan bu memeden emmesinin bereketinden kaynaklandığı düşünülür.
Bunun yanında annesi onu küçükken ashâb-ı kiramın yanına götürür, onlar da Hasan’a dua ederlerdi. Ona dua edenlerden biri de Hz. Ömer idi,
اللّهُمَّ فَقِّهْهُ فِي الدِّينِ وَحَبِّبْهُ إِلَى النَّاسِ “Allah’ım onu dinde fakîh kıl ve onu insanlara sevdir” diye dua etmişti.[4]
[1] İbn Saʻd, et-Tabakātü’l-kübrâ, 7/161; Süheylî, Ravdu’l-ünf, 1/248.
[2] İbn Saʻd, et-Tabakātü’l-kübrâ, 1/499.
[3] İbn Saʻd, et-Tabakātü’l-kübrâ, 1/499-500.
[4] Ebü’l-Fidâ İsmâil b. Ömer İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-nihâye, thk. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî (Kahire: Dâru Hicr, 1418), 13/54-55.