Kudâme (r.a) der ki:
“Osman ibn-i Affân’a aylığımı almaya gittiğim zaman:
«–Zekât farz olmuş malın var mı?» diye sorardı.
Şayet:
«–Evet» dersem zekâtın tutarını aylığımdan keser, «Hayır!» dersem aylığımı kesintisiz verirdi.” (Muvatta’, Zekât, 5)
Zekât, İslâm’ın beş esâsından biri olduğundan, vakit geçirmeden ödenmeli, kesinlikle geciktirilmemelidir. Normalde, meşrû yoldan kazanılan mal, sâhibine helâl olmakla birlikte, fakirlerin hakkı olan zekât ödenmedikçe, bu helâliyet tam olarak tahakkuk etmez. Bu sebeple Hz. Osman (r.a), zekât üzerinde hassâsiyetle durmuştur.