Zinnûreyn

Abdullah ibn-i Ömer ibn-i Ebân, dayısı Hüseyin el-Cu‘fî ile oturmuş sohbet ediyorlardı. Söz döndü dolaştı Hz. Osman’ın sîreti üzerine geldi.

Hüseyin el-Cu‘fî sordu:

“–Biliyor musun, Osman (r.a) niçin «Zinnûreyn» diye isimlendirildi?”

Yeğeni Abdullah:

“–Hayır” diye cevap verdi.

Bunun üzerine Hüseyin el-Cu‘fî şöyle açıkladı:

“–Allah Teâlâ, Hz. Âdem’i yarattığından kıyamet kopuncaya kadar Hz. Osman’dan başka hiç kimse bir peygamberin iki kızıyla da evlenmemiştir. Osman (r.a), Allah Rasûlü’nün iki kızıyla da sırayla evlendiği için «Zinnûreyn» diye isimlendirildi.” (Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, VII, 73; Suyûtî, Târîhu’l-Hulefâ, s. 149)

Hz. Ali’ye, Hz. Osmân’ın nasıl bir insan olduğunu sormuşlardı. Şöyle cevap verdi:

“–O Mele-i A‘lâ’da «Zü’n-nûreyn» diye çağrılan bir zâttır. Çünkü o, iki kızı tarafından da Rasûlullâh (s.a.v) Efendimiz’in dâmâdı idi.” (Suyûtî, Târîhu’l-Hulefâ, s. 149)

Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in Hz. Osman’a kızını vermesi, ona kıymet ve ehemmiyet verdiği mânâsına gelir. Cenâb-ı Hakk’ın cârî olan sünnet-i ilâhiyesi de zâten, peygamberlerin en faziletlisinin damadının da ancak dînen medhedilen bir hâl üzere olmasıdır. Nitekim âyet-i kerimede şöyle buyrulur: “…Temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara yaraşır…” (en-Nûr, 26) (Dehlevî, İzâletü’l-hafâ, II, 562)

%d bloggers like this: