Uyluk Avret midir? (167. Hadis-i Şerif Dersi)

Uyluk Avret midir?

Enes (r.a) şöyle buyurur:

“Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) Hayber gazâsına çıkmıştı. Hayber’in yanıbaşında sabah namazını daha karanlık iken kıldık. Sonra Allah’ın Peygamberi hayvanına bindiler. (Üvey babam) Ebû Talha da bindi, ben de Ebû Talha’nın terkisinde idim. Nebiyyullâh (s.a.v) binitini Hayber’in sokağına hızla sürdüler. Benim dizim Allah’ın Peygamberi’nin uyluğuna dokunuyordu. Sonra izârını uyluğundan sıyırdı (veya izârı uyluğundan sıyrıldı), hattâ Nebiyyullâh (s.a.v) Efendimiz’in uyluğunun beyazlığı hâlâ gözümün önündedir. Şehre girerken de:

«Allahu Ekber, Hayber harâb oldu gitti (veya harâb olsun!) Biz bir kavmin yurduna girdik mi, inzâr edilmiş olanların hâli yaman olur! (Başlarına ansızın gelecek azâb ne müthiştir!)» buyurdular. Bunu da üç defâ tekrarladılar.

Hayberliler sabah vakti işlerinin başına gitmek üzere evlerinden çıkıp da bizi görünce: «Aman, işte Muhammed!» (Râvî Abdü’l-Azîz bin Süheyb’in bâzılarından rivâyetine nazaran da:) «İşte Muhammed ve ordusu!» diye bağrıştılar.

Hayber’i anveten (yâni harbederek) ele geçirdik. Esirler toplandı. Dıhye (r.a) gelip:

«‒Yâ Nebiyyallâh, bana esirlerden bir câriye verirmisin!» dedi.

Efendimiz (s.a.v):

«‒Git, bir câriye al!» buyurdular. O da gidip Safiyye bint-i Huyey’i aldı. Bir kişi, Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’e gelip:

«‒Yâ Nebiyyallâh, Dıhye’ye Kureyza ile Nadîr’in seyyidesi olan Safiyye bint-i Huyey’i verdiniz. Hâlbuki o, Siz’den başkasına münâsib olamaz!» dedi.

Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v):

«‒Dıhye’yi çağırın, câriye ile birlikte gelsin!» buyurdular. Dıhye, câriyeyi alıp getirdi. Nebî (s.a.v) Safiyye’ye bakınca, Dıhye’ye:

«‒Esirler arasından başka bir câriye al!» buyurdular.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Safiyye’yi âzâd edip onunla evlendiler.”

Sâbit el-Bünânî, Hz. Enes’e hitaben:

“‒Ey Ebû Hamza, Peygamber Efendimiz (s.a.v) Safiyye’ye mehr olarak ne verdi?” dedi. Enes (r.a):

“‒Kendisini (hürriyetini) verdi, onu hiçbir karşılık almadan azâd etti ve kendisiyle evlendi” dedi ve devam etti:

“Nihâyet yol üzerinde iken Ümmü Süleym (r.a), Hz. Safiyye’yi Peygamber (s.a.v) Efendimiz için hazırladı ve geceleyin (çadırdan yapılan) düğün evine koydu. Artık Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) damat olmuştu. Sabah olunca:

«‒Kimin yanında yiyecek bir şey varsa getirsin!» buyurdular ve bir yaygı yaydılar.

Kimi hurma, kimi yağ, (kimi başka bir şey) getirdi. (Râvî: “Zannederim Enes «Sevîk»i de zikretti” der.) Ashâb-ı kirâm toplanan şeylerle Hays yemeği yapıp oradakilere ikrâm ettiler. Rasûlullâh (s.a.v) Efendimiz’in velîmesi (düğün yemeği) bu oldu.” (Buhârî, Salât, 12)

Şerh:

İmâm Buhârî (r.a) “Uyluk avrettir” diye bir hadis-i şerif nakledildiğini talik kısmında zikrediyor, buna mukâbil Hz. Enes’in “Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in uyluğunu açtığı”na dâir rivâyetine işâret ettikten sonra şu hükme varıyor:

“Enes hadîsi sened yönünden daha sahihtir, diğer hadîs ile amel etmek ise âlimlerin ihtilâfından kurtulmak için daha ihtiyatlıdır.”

Âlimlerin cumhûru (çoğu), uyluğun avret olduğuna kâildir. Bugün fetvâ da cumhûrun kavli üzerinedir.

Hz. Safiyye (r.a) haseb ve cemâl sâhibi olduğu için, Hz. Dıhye’ye verilince insanlar arasında hased zuhur etti. Efendimiz (s.a.v), ortaya çıkacak fesâdı ve mahzuru bertaraf etmek için onu kendisine ayırdı. Bu da Safiyye (r.a) hakkında çok büyük bir nimet oldu.

%d bloggers like this: