Cemaate Gitmemeyi Mâzur Kılan Haller (287. Hadis-i Şerif Dersi)

Abdullah ibn-i Hâris (r.a) şöyle anlatır:

İbn-i Abbâs (r.a) çamurlu bir günde bize (Cuma) hutbesini îrâd edecekti. Müezzin, «Hayye ale’s-salâh»a gelince ona; «Namaz evlerde kılınacak!» diye nidâ etmesini emretti. İnsanlar bundan hoşlanmamış gibi birbirlerine bakıştılar. O da:

«–Gâliba siz bunu beğenmediniz! Hâlbuki bunu benden çok daha hayırlı olan bir zat yapmışlardır. (Bu sözüyle Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’i kastediyordu.) Bu, mutlaka kılınması gereken vacip bir namazdır. Ben ise sizi yerinizden çıkarmak (veya günaha sokmak) istemedim».” (Buhârî, Ezân, 41)

Diğer tarikten gelen bir rivayete göre İbn-i Abbâs (r.a):

“Sizi günaha sokmak istemedim. Gelip tâ dizlerinize kadar çamura batmış olacaktınız!” buyurmuştur. (Buhârî, Ezân, 41)

***

Enes (r.a) şöyle anlatır:

“Ensâr’dan biri:

«–(Yâ Rasûlallah!) Ben Siz’inle namaz kılmaya gelemiyorum.» dedi.

O zât şişman bir kimse idi. Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz için yemek pişirip hânesine davet etti. Bir hasır yayıp kenarına su serpti. Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz de onun üzerinde iki rekât namaz kıldırdılar.”

Âl-i Cârud’dan (bunu işiten) biri Enes’e:

“–Nebiyy-i Muhterem Efendimiz (s.a.v) Duhâ Namazı kılarlar mıydı?” diye sordu. O da:

“–O günden başka kıldığını görmedim.” dedi. (Buhârî, Ezân, 41)

Şerh:

İmâm Buhârî (r.a), bu rivayeti, “İmam câmiye gelenlere Cuma Namazı kıldırır mı? Cuma günü yağmurlu havada hutbe okur mu?” başlığı altında nakletmiştir. İlk rivayet, bu sorulara müspet cevap teşkil etmektedir.

İbn-i Abbâs (r.a) cemâate gelmiş olanlarla yetinerek Cuma’yı kılmak, gelmeyenleri de zahmetten kurtarmak istemiştir. Cemaate gelmeyenler tabiî ola­rak evlerinde Öğle Namazı’nı kılmakla yetinirler.

Buhârî’nin bir önceki başlığı da “Yağmur ve benzeri durumlarda namazı evde kılmaya ruhsat verilmesi” şeklindedir.

Bu rivayetlerden, yağmur, soğuk, karanlık, sel, âmâ olmak ve yardımcısı bulunmamak gibi mazeretler sebebiyle kişinin namazlarını evinde kılmasına ruhsat verildiği anlaşılmaktadır.

İkinci rivayetten, cemaate gidemeyecek kadar şişman olanların da özürlüler sınıfına girdiği anlaşılıyor.

Camiye gitmemeyi meşru kılacak mazeretler, muhtelif rivayetlerden toplanarak şu şekilde sıralanmıştır:

– Camiye gidemeyecek kadar hasta olmak,

– Akşam namazı kılınırken akşam yemeği hazır olup önüne konmuş olmak,

– Bazı hallerde insa­na arız olan unutkanlık,

– Aşırı şişmanlık,

– Ezan esnasında tuvaletinin sıkışmış olması,

– Camiye giderken canı ve malı için korkmak,

– Şiddetli soğuk,

– Eziyet verecek derecede yağ­mur,

– İnsanın canı için tehlike arz eden şiddetli karanlık,

– Sarımsak, soğan, pırasa yemiş olmak.

Duhâ Namazı, cumhura göre müstehaptır. Başka sahâbîler de Allah Rasûlü’nün Duhâ kıldığını nakletmişlerdir. Öyle görünüyor ki Efendimiz (s.a.v) bu namazı büyük fazileti sebebiyle bazen kılarlardı ama farz olur korkusuyla çoğu zaman terk ederlerdi.[1]


[1] Ahmed Naîm Efendi, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, II, 640-641.

%d bloggers like this: