Hayızlı Kadın Kocasının Başını Yıkayıp Tarayabilir
Hz. Âişe vâlidemiz (r.a) şöyle buyurur:
“Ben hayızlı iken, Rasûlullâh (s.a.v) Efendimiz’in (mübârek) başını tarardım.” (Buhârî, Hayz, 2)
Yine Hz. Âişe validemizden gelen bir rivâyete göre kendisi hayızlı ve hücresinde mukim iken, Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v) de Mescid-i Şerîf’te îtikaftayken, Efendimiz (s.a.v) mübârek başını ona doğru uzatır, o da tararmış. (Buhârî, Hayz, 2)
Şerh:
Hristiyanlar hayza hiç ehemmiyet vermezler. Hattâ hayızlılarla cinsî münâsebette bile bir beis görmezler. Bu bir tefrittir. Yahudiler ise cinsî münâsebet şöyle dursun, hayızlılarla aynı odada bile oturmaz, beraber yiyip içmezler. Araplar, câhiliye devrinde yahûdilerin bu ifratına tâbi olmuşlardı. İslâm ise bu ifrât ve tefrîti kaldırarak yalnız cinsî münâsebeti haram kılmış ve bu hâldeki kadınları cünüb menzilesinde tutmuştur.
Mü’minlerin annelerine âid hücrelerin bir kısmının kapıları Mescid-i Şerîf’e açılırdı. Rivâyetteki târife göre Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v), Hz. Âişe validemizin hücresine bitişik bir halvetgâhta itikâfa girmişlerdir.