Hayızlı Kadının Kucağına Yaslanıp Kur’ân Okumak
Hz. Âişe vâlidemiz (r.a) şöyle buyurur:
“Ben hayızlı iken, Nebiyy-i Mükerrem Efendimiz (s.a.v) (mübârek) başını kucağıma yaslar, sonra Kur’ân okurlardı.” (Buhârî, Hayz, 3)
Şerh:
Bu ve devamındaki rivâyetlerle, Arapların hayızlı kadınlar hakkındaki yahûdilerden aldıkları bâtıl îtikâdları yıkılarak onlar hakkındaki şerʻî hükümler beyân edilmektedir.
Nifâs İle Hayız Kelimeleri Birbiri Yerine Kullanılabilir
Ümmü Seleme vâlidemiz (r.a) şöyle buyurur:
“Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz ile bir abaya bürünerek yatıyorduk. Derken âdetimi gördüm. (Yavaşcacık) sıvışıp hayza mahsûs elbisemi giydim. Efendimiz (s.a.v):
«‒Âdetin mi geldi?» diye sordular.
«‒Evet.» dedim.
Beni çağırdı ve saçaklı kadifenin aldında kendisiyle birlikte yattım.” (Buhârî, Hayz, 4)
Şerh:
Burada hayızlı kadına dokunup onunla aynı örtü içinde yatmada bir beis olmadığı anlatılıyor.
Namaz kılmak, oruç tutmak, câmiye girmek, tavâf etmek, Kur’ân okumak, Mushaf’a dokunmak gibi husûslarda nifas kanının hükmü de hayız gibidir. Doğum yapan kadın en fazla kırk gün bu ibadetleri yapamaz. Ama daha evvel temiz olursa gusledip ibadetlerini yapmaya başlamalıdır. Kırk günden sonra gördüğü kan ise özür sayılır.
Kadınların, normal elbiseleri hâricinde hayız için husûsî bir elbise edinmeleri müstehaptır.